Merkez Bankası, bankacılık sisteminde TL payını artırmak için yeni adımlar attı. Ticari krediye erişimi kolaylaştıran TCMB, bankaların kullandırılan kredileri için tutmak zorunda olduğu menkul kıymet tesisini kaldırdı.
Merkez Bankası Türk Lirasının payını artırmak için sadeleşme adımları kapsamında ihracat kredileri ve firmaların krediye erişimine yönelik uygulama kolaylıkları getirdi. Düzenlemeler Perşembe günü faizi 500 baz puan artırarak yüzde 35’e yükseltmesinin hemen ardından geldi.
Buna göre, firmaların krediye erişimini kolaylaştırmak amacıyla bankalarca kullandırılan krediler için yüzde 30 oranında menkul kıymet tesis edilmesi uygulaması ile fatura karşılığı kredi uygulaması sona erdirildi. Daha önce ihracat, yatırım ve KOBİ kredilerinde fatura muafiyet sınırı 50 bin TL’den 250 bin TL’ye çıkarılmıştı. Yeni kararla hiçbir kredi tutarında fatura şartı aranmayacak.
Bankaların TL ticari kredilere referans oranın 1,8 katının üzerinde uyguladıkları faiz oranına göre menkul kıymet tesisi uygulaması kaldırılacak. Faktoring şirketlerinin faktoring alacaklarına referans oranın 2,7 katının üzerinde uyguladıkları faiz oranına göre menkul kıymet tesisi uygulaması da sona erdirildi. İhracat kredilerini desteklemek amacıyla net ihracatçılık kriterinin hesaplanmasında firmaların yatırım malı ithalatı hesaplamaya dahil edilmeyecek.
Böylece menkul kıymet tesisi uygulamasında, yatırım kaynaklı ithalat harcamalarının net ihracatçılığı sınırlandırması önlenerek ihracat kredilerine erişim kolaylaşacak. TCMB, daha önce reeskont kredilerine erişimde net ihracatçılık şartını yatırım malı ithalatı dahil edilemeyecek şekilde revize etmişti. Ayrıca, bankalarca satın alınan reel kesimin ihraç ettiği menkul değerler üzerinden yüzde 30 oranında menkul kıymet tesisi uygulamasına son verildi.
TL MEVDUATIN PAYI ARTACAK
TL’ye geçişlerin hızlandığını gösteren veriler doğrultusunda gerçek kişiler için daha önce aylık yüzde 2’den yüzde 2,5’e yükseltilen TL payı artış hedefi, aylık yüzde 3,5’e çıkarıldı. Standart TL mevduatın toplam mevduat içindeki payını artırmayı amaçlayan TL payı artış hedefi, menkul kıymet uygulamasından çıkarılarak bankaların yabancı para mevduat için tesis ettikleri zorunlu karşılıklar üzerinden komisyon alınması uygulamasına eklendi.
KKM’NİN AZALTILMA POLİTİKASI SÜRÜYOR
Sadeleşme adımları kapsamında kur korumalı hesapların yenilenmesi veya TL’ye geçişine ilişkin menkul kıymet tesisi uygulaması sonlandırılarak döviz dönüşümlü kur korumalı hesapların kademeli azaltılması hedefi, komisyon uygulamasında daha etkin bir şekilde yönetilecek.
Ayrıca, TL’ye geçişin belirlenen hedeften yüksek olması durumunda, aşan kısım yenileme hedefine sayılacak. TCMB Para Politikası Kurulu, dün tarihli kararında, sadeleşme sürecinin etki analizleri dikkate alınarak kademeli olarak ilerlediğini ve bu kapsamda TL mevduat payının artırılmasına yönelik ilave adımlarla parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesine devam edileceğini belirtmişti. TCMB’nin makroihtiyati çerçevede sadeleşme hakkında basın duyurusunda, kararlara ilişkin teknik detayların ilgili düzenlemelerde yer alacağı bildirildi.
BİLGİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. EGE YAZGAN: “POZİTİF REEL FAİZ DEZENFLASYONUN VAZGEÇİLMEZ KOŞULUDUR”
Merkez Bankası’nın almış olduğu kararlar, parasal aktarım mekanizmasının yeniden çalışmasına yardımcı olacak niteliktedir. Politika ve mevduat faizi arasındaki farkın kapanmasını, TL faizinin enflasyon beklentilerine oranla pozitif bir reel faize ulaşması, bu faizin vatandaşları TL tutmaya ikna edici olması başarılı bir dezenflasyonun vazgeçilmez koşuludur.
EKONOMİST PROF. DR. SİNAN ALÇIN: “KARIŞIK SADELEŞME”
TCMB PPK’nın politika faizindeki artış patikasına 500 baz puan ile devam etmesi bir taraftan sıkı görünümünü pekiştirirken diğer taraftan 2021 Ekim ayından bu yana uygulanagelen ve kredi piyasasını büyük ölçüde kilitleyen makro ihtiyati kararlardan bazılarını kaldırma kararı alması karışık bir mesaj yarattı.
Elbette makro ihtiyati kararların kaldırılması sadeleşme ve normalleşme için kaçınılmaz, ancak bunların içinden bazılarının seçilerek kaldırılması para piyasasındaki görünümü bulanıklaştırıyor. Merkez Bankası’nın mevduat bulundurma zorunluluğundaki gevşeme kararı sonrası TL kredilerde genişleme ortaya çıkabilecekken, devlet tahvillerine yönelik talebin düşmesi ve neticede de hazinenin borçlanma maliyetinde artış anlamına gelebilir.
TACİRLER YATIRIM YÖNETİM KURULU DANIŞMANI MEHMET AŞÇIOĞLU: “TİCARETİ CANLANDIRACAK ADIMLAR ÖNEMLİ”
Menkul kıymet tesisi ile bankacılık sektörü kredi vermekten çok krediden kaçınmayı tercih eder hale gelmişti. Tüm bunlar TL’nin kredi mekanizması içinde serbestçe dolaşımını sınırlayan etkiler göstermişti.
Bunun ortadan kalmasıyla son dönemde daralma emaresi gördüğümüz kredi hacminde talebe bağlı olarak bir miktar artış söz konusu olabilecektir. Mevcut durumda faiz yükü ile kredi almak isteyenleri bankalar o gözle değerlendirip kredi taleplerini karşılayacaklardır diye düşünüyorum.
Ticaretin canlanması için alınan tedbirlerde özellikle Avrupa’nın resesyon yaşadığı bir dönemde belli bir büyüme seviyesini kontrol altında tutmak amacıyla verilmiş kararları da çok yanlış bulmuyorum.
Çünkü öyle veya böyle dünyada özellikle ticari taraftaki yavaşlamadan bütün ülkeler etkileniyor, Türkiye’de bundan kaçamaz. Bunu canlandırmak adına atılmış adımlar gibi görüyorum bunu. Faizin yükselmesiyle iç talepte duraklamalar ve geri çekilmeler olabilir.
EKONOMİST PROF. DR. BURAK ARZOVA: “TAHVİL FAİZLERİ YÜKSELEBİLİR”
Krediye erişimin kolaylaştırılıyor olması oldukça önemli ve iyi bir haber. Ayrıca TL mevduata dönüş teşvik ediliyor. Bankalar ana bankacılık faaliyetlerini yapmaya sevk ediliyor. Bankalarca kullandırılan TL kredilerden bankaların yüzde 30 menkul kıymet tesisi zorunluluğu vardı.
Bu tahvil satın almaları ile öyle bir noktaya gelmişti ki Türkiye’deki tahvil piyasası. ABD’deki 10 yıllık tahvil faizleri ile Türkiye’deki tahvil faizleri bir birine yakınsamıştı. Suni yolla tahvil faizleri üzerinde bir baskılama söz konusuydu. Tahvil piyasasında bir normalleşme sürecine geçiliyor.
Bankaların tahvil bulundurma zorunluluğu olmayacağı için ya yeni tahvil almayacaklar ya da mevcut tahvillerden çıkış gerçekleştirecekler. Bu da tahvil faizlerinin yukarı gitmesi anlamına gelir. Bu da Merkez Bankası’nın faiz artırımının dışında piyasanın bir faiz artışına gitmesi anlamına geliyor.
Tahvil faizlerinin yükselmesi borsa açısından sevimli bir şey değil, çünkü risksiz bir durum söz konusu. Ancak yabancı yatırımcı dönmesi açısından olumlu, çünkü yabancı döndüğü zaman ilk olarak tahvil alıyor. Bu durum da uzun vadede borsaya yarayacaktır.