Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İsrail’i savaş suçlusu ilan edeceğiz” sözleri sonrası gözler atılacak adımlara çevrildi. Anayasa Hukukçusu Hasan Tahsin Fendoğlu ve Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir sürecin nasıl işleyeceğini Haber7’ye anlattı.
HABER7
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen Büyük Filistin Mitingi’nde yaptığı açıklamada “İsrail açıkça savaş suçu işliyor. Şimdi biz de İsrail’i savaş suçlusu olarak dünyaya ilan edeceğiz. Şimdi bunun hazırlığı içindeyiz, bunun çalışmasını yapıyoruz ve savaş suçlusu olarak İsrail’i dünyaya tanıtacağız” dedi.
8 BİNDEN FAZLA SİVİLİ KATLEDEN ‘AHLAKLI’ ORDU!
Filistin’de 8 binden fazla sivili katleden soykırımcı İsrail’in Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu sözlere “Biz dünyanın en ahlaklı ordusuyuz.” yanıtını verdi.
UCM: İNSANİ YARDIMA ERİŞİMİN ENGELLENMESİ SAVAŞ SUÇU
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu çıkışı sonrası bir hamle de insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçunun faillerini yargılamakla yetkili olan UCM’den geldi. UCM Başsavcısı Karim Khan, ziyarete gittiği Mısır sınırındaki Refah Sınır Kapısı’nda ‘İnsani yardıma erişimin engellenmesinin savaş suçu teşkil edebileceği’ni söyledi.
YARGILAMA SÜRECİ NASIL İŞLER?
Peki UCM’nin 3 binden fazla çocuğu katleden ve savaş durumunda dahi vurulması yasak olan okulları, hastaneleri, sivil yerleşim yerlerini, mülteci kamplarını hedef alan İsrail’i yargılama süreci nasıl işler?
Anayasa Hukukçusu Hasan Tahsin Fendoğlu ve Eski Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir, sürecin nasıl işleyeceğini Haber7’den Elif Karahan Şimşek’e anlattı.
DELİLLERLE UCM’YE BAŞVURU YAPILABİLİR
Sürecin iki yöntemle yürütülebileceğini söyleyen Anayasa Hukukçusu Hasan Tahsin Fendoğlu, “Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvuru yapılabilir. İsrail’in genel kurmay başkanı, milli savunma bakanı ve Başbakan Netanyahu’nun yargılanması yönünde çok deliller var. Başka da sorumlular varsa bunlar için de UCM’ye başvuru yapmak mümkün.” dedi.
İKİNCİ YOL MAVİ MARMARA OLAYINDA UYGULANMIŞTI
İkinci bir yöntem daha bulunduğunu belirten Fendoğlu, “Hatırlarsanız Mavi Marmara olayında Türkiye’deki mahkemeler de yetki kullandı. Burada deliller toplanır, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir dosya tutar ve sonra Adalet Bakanlığından izin alır. Eğer yurt dışında insan hakları ile ilgili bir ihlal yapılırsa ve bu Türk vatandaşlarını ilgilendirirse o zaman Türkiye’nin dava açma hakkı var.” ifadelerini kullandı.
Şu anda da Filistin’de bulunan 350 civarında Türk vatandaşının temel haklarının ihlal edildiğini ifade eden Fendoğlu, bu nedenle Türk mahkemelerinin de dava açma yetkisi olduğunu söyledi.
BELÇİKA ÖRNEĞİNİ VERDİ
Belçika’nın geçmişte İsrail’in savaş suçlarına karşı bu yönteme başvurduğunu ancak 10 yıl süren dava sonuçlanmadan ABD tarafından tehdit edildiğini anımsatan Fendoğlu, “‘NATO’nun merkezini buradan alır Polonya’ya götürürüm’ dediler. Ve Belçika geri adım attı. Belçika daha sonra kendi ceza kanunundan uluslararası ceza yetkisini kaldırdı” dedi.
Fendoğlu, UCM’den İsrail’e yönelik mahkumiyet karalarının çıkabileceğini belirtirken, yaşanan katliamların ardında ABD’nin olduğuna da dikkat çekti.
MEHMET DEMİR: BU İNSANİ BİR EYLEMDİR
Eski Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir de Birleşmiş Milletler (BM) tarafından savaş suçu sayılacak konuları belirleyen kararlar olduğunu ve Türkiye’nin bu tür eylemleri UCM’ye ileteceğini belirterek şunları söyledi:
“Her ülke bunu yapabilir ama biz Müslümanlara yapılan bu tür suçları ciddiye aldığımız için bu görevi Türkiye Cumhuriyeti devleti yerine getirecek. Bu insani bir eylemdir. Türkiye’deki başka bir STK’da yapabilir bu başvuruyu ama burada bir devlet ciddiyetiyle yapılmış olur. Bu belgeler UCM’ye iletildiği zaman bir savcı görevlendirir. Savcılar soruşturma yapar ve delillerin gerçek olduğuna kanaat getirirlerse savaş suçundan yargılanması gerekenler hakkında dava açarlar. Bu yargılanma neticesinde bir hüküm verilir.”
“HÜKÜM GİYMESELER DE BUNUN TESCİL EDİLMESİ ÇOK ÖNEMLİDİR”
“Bu hüküm verilirse ne olur?” sorusunu yanıtlayan Demir, BM ve AB dahil bütün uluslararası kurumların bir güce ihtiyaç duyacağını söyledi.
Bu cezayı uygulayabilecek bir gücün şu anda mevcut olmadığını ifade eden Demir,
“Çünkü bütün uluslararası kurumlar ABD ve Batı’nın kontrolü altında. Onlar da İsrail’i kayıtsız şartsız destekliyor. Bu demektir ki onun işlediği suçlara Batı ve ABD de ortak. Ama cezaevine girmese bile savaş suçundan yargılanıp hüküm giymese de vicdanı olan dünya insanlarının gönlünde suçlu ve hatta savaş suçlusu olduğunun tescil edilmesi maddi olmasa bile manevi olarak çok önemlidir.” diye konuştu.
İŞGALCİ İSRAİL’İN SAVAŞ SUÇLARI
İsrail 7 Ekim’den bu yana Birleşmiş Milletler kurumlarına sığınan siviller hedef alındı.
Gazze Şeridi’ne verilen elektrik ve su tamamen kesildi.
Bölgeye yiyecek, içecek, ilaç ve yakıt ulaştırılmasına İsrail müsaade etmiyor.
Bölgedeki bütün hastanelerin jeneratörlerinin durmasına 48 saatten az süre kaldı.
İsrail saldırılarında 32 cami hedef alındı, hepsi yıkıldı.
12 hastane ve 32 sağlık merkezi hizmet dışı kaldı.
El Ehli Baptist Hastanesi’nde 473 kişi katledildi.
Cibaliye, el-Bureyc ve Nusayrat Mülteci kampları vuruldu.