Özel Gündemle toplanan TBMM Genel Kurulu’nda bir konuşma gerçekleştiren Yapıcıoğlu, “Devletin şekli cumhuriyettir. Cumhur, bütün renkleriyle milletin bütünüdür. Binaenaleyh devlet, imtiyazlı bir zümrenin değil bütün milletindir.” dedi.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulu’nda gerçekleştirdiği konuşmasında önemli mesajlar verdi.
Konuşmasında Birinci Meclis’in kuruluşu ile düşmana karşı verilen mücadelede halkın iman etrafında renk ve ırk gözetmeden birleştiğini dile getiren Yapıcıoğlu, Türkiye’nin kuruluşunda zaferi getiren inancın, sonraki dönemlerde bir yana bırakıldığını belirtti.
Devletin yönetim şeklinin cumhuriyet olduğunu ve cumhurun da bütün renkleriyle milletin bütünü olduğunu vurgulayan Yapıcıoğlu, “Binaenaleyh devlet, imtiyazlı bir zümrenin değil bütün milletindir” ifadesiyle önemli bir mesaj verdi.
“Cumhur, bütün renkleriyle milletin bütünüdür. Binaenaleyh devlet, imtiyazlı bir zümrenin değil bütün milletindir.”
Genel Başkanımız Zekeriya Yapıcıoğlu#YapıcıoğluMeclisteKonuştu pic.twitter.com/6417zOlQtf
— HÜDA PAR (@HurDavaPartisi) April 23, 2024
“Zaferi getiren; iman ve o imanın sağladığı beraberlik ruhudur”
Konuşmasında; Büyük Millet Meclisi’nin 104 yıl önce payitahtın işgal altında olması nedeniyle Ankara’da tekbirlerle, tehlillerle, dua ve kurbanlarla açıldığını hatırlatan Yapıcıoğlu, “Meclis’i kuranlar, kurtuluş umudunu özü pırıl pırıl, imanı sapasağlam olan bu millette gördüler. Tam istiklal ve onurlu bir istikbal için milletin bağrına sığınarak Ankara’da toplandılar. Millet, onları mahcup etmedi. Anneler, biricik evladını vatanın müdafaası için seferber etti, kendileri de ayağında çarıkla cephelere mermi taşıdı.
İman, bu milleti aynı hedef üzere buluşturmuş; Türkü, Kürdü, Arabı, Çerkezi, Lazı omuz omuza savaşmıştır. Zaferi getiren o iman ve o imanın sağladığı beraberlik ruhudur. Nitekim, Büyük Millet Meclisi’nin ilk açılışındaki fotoğraflar, bize bu beraberliği duyurmaktadır. Düşman, Antep’te, Urfa’da, Bitlis’te, Polatlı’da durdurulmuş; nihayetinde Anadolu’nun dışına atılmıştır.
Kurtuluşun Allah’ın yardımıyla millet tarafından gerçekleştirilmesi, milletin konumunu pekiştirmiş, dışarıya karşı kazandığı zafer onun kendi geleceğini tayin kabiliyetini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ama sonrasında zaferi getiren özü, inancı ve aslında milletin kendisini bir yana bırakan bir süreç başladı. Bu, benzeri görülmemiş, dramatik bir tarih seyridir.” dedi.
“Cumhur, bütün renkleriyle milletin bütünüdür. Binaenaleyh devlet, imtiyazlı bir zümrenin değil bütün milletindir”
Yapıcıoğlu sözlerine şu ifadelerle devam etti:
“Bu değişimin vardığı yeri test etmek için acaba bugün sadece bir 23 Nisan merasimi mahiyetinde Birinci Meclis’in açılışındaki fotoğraf burada canlandırılsaydı tepki ne olurdu?
104 yıl etkin muhasebe için yeterli olmalı. Bu meclis milletin meclisidir, reşittir, hiçbir vesayeti kabul etmemelidir. Bu memleket hepimizin, 85 milyonu aşkın milletimizin ortak vatanıdır. Devletin şekli cumhuriyettir. Cumhur, bütün renkleriyle milletin bütünüdür. Binaenaleyh devlet, imtiyazlı bir zümrenin değil bütün milletindir.”
“Farklılıklarımızın samimiyetle kabulü ayrışma nedeni değil, bereketimizdir, güçtür”
Yapıcıoğlu konuşmasında, Gazze’deki soykırımı da gözler önüne sererek; “Dünya bugün postmodern bir istila ile yüz yüze iken 1789’daki Fransız İhtilali’nden kalma sınıflandırmaları bir yana bırakıp beraberliğimizi yeniden tesis etmeliyiz. Bizce farklılıklarımızın samimiyetle kabulü ayrışma nedeni değil, bereketimizdir, güçtür.
Çok zamanımız yok. Gazze’deki soykırım gözler önünde… Unutmayalım ki 1917’de Gazze’de, Kudüs’te durdurulamayan düşman Adana’ya dayandı. Bunu bir daha yaşamamak için kendimizi yenilemek, özümüze dönmek zorundayız.” şeklinde konuştu.
“Değerlerimizi merkeze alan yeni ve adil bir anayasa ile farklılıklarımızın bize güç vermesini, bizi büyük bir istikbale taşımasını sağlamalıyız”
Yapıcıoğlu konuşmasını; “Biz, ‘İki günü bir olan ziyandadır!’ medeniyet anlayışından geliyoruz. Bizi durduran ne ise onu iyi tahlil etmeli, millette yeni bir ilerleme bilinci inşa etmeli ve bizi biz yapan değerlerimizi merkeze alan yeni ve adil bir anayasa ile farklılıklarımızın bize güç vermesini, bizi büyük bir istikbale taşımasını sağlamalıyız. Bunu yapabiliriz, yapmalıyız. Bu tarihi bir sorumluluktur.” sözleriyle sonlandırdı.