Aksa Tufanı savaşının sembolü haline gelen Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde’nin, İsrail terörüne direnişin 200’üncü gününde gerçekleştirdiği 20 dakikalık konuşmanın tamamını yayınlıyoruz.
HABER7
İzzeddin Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde, uzun zaman sonra kamera karşısına geçti. Son olarak 9 Mart’ta Kassam Tugayları’nın askeri bildirisini ilan eden Ebu Ubeyde, savaşın 200’üncü günü dolayısıyla 23 Nisan’da dünya kamuoyuna seslendi.
“Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit tut ve kafirler topluluğuna karşı bize nusret ver” yazılı Bakara Suresi 250’inci ayet-i kerimesinin fonda yer aldığı konuşmasında Ebu Ubeyde, cephe hatlarındaki direnişe dair ayrıntılar paylaştı.
İsrail’e karşı yenilenen biçimlerde saldırılar hazırladıklarını belirten Ebu Ubeyde, İsrail’i bölgeden süpürüp atmak için mücadele ettiklerini vurguladı.
İsrail Başbakanı Netanyahu’ya “Kibirli Nazi” diye hitap eden Ebu Ubeyde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde zelil duruma düştüğünü kaydetti. “Bizim 60 dakikada başardığımızı İsrail 200 gündür yapamadı” diyen Ebu Ubeyde, İsrail ordusunun yıkım ve soykırım haricinde hiçbir başarı elde edemediğini ifade etti.
İsrailli esirlerin ailelerine yönelik sözler sarf eden Ebu Ubeyde, Netanyahu hükümetinin Gazze’deki mahkumların hayatını tehlikeye attığını ve Tel Aviv yönetiminin onları aldattığının altını çizdi.
Ateşkes anlaşması için Kassam Tugayları’nın şartlarını sıralayan Ebu Ubeyde, kahraman Filistin halkının haklarından vazgeçmeyeceklerini belirtti.
NAZİ ORDUSU İMAJINI TOPARLAMAYA ÇALIŞIYOR
Konuşmasına Bakara Suresi’nin 250 ve 251’inci ayetleriyle başlayan Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde’nin 20 dakikalık konuşmasında sarf ettiği sözler şöyle:
Ey büyük ve mübarek milletimizin evlatları. Ey cesur kahraman mücahidler. Gazze’deki harp cephelerinde ve mukaddes Ribatta ve savaşın kalelerinde, Gazze’nin mukaddes mevzilerinde ayrıca Filistin’de ve dışında her çatışma alanındaki ey büyük ve geniş kapsamlı milletimizin halkları ve güçleri! Ey dünyanın her yerindeki hür insanları. Allah’ın selamı rahmet ve bereketi üzerinize olsun.
Aksa Tufanı’nın başlamasının üzerinden 200 gün geçti. Siyonist düşman ordusunun Gazze tümenini yok etmesiyle başlayan operasyon 7 Ekim 2023 sabahı bu operasyon, kuruluşunun tarihinde türünün ilk örneğiydi. Kudüs’ün zaferine ve kimliğini silme ve yok etme girişimine karşı bir cevap olarak o günden bu yana, zalim düşman ve vahşi ordusu hala imajını toparlamaya çalışıyor.
Evet, gerçekten de daha fazla utanç ve rezillikle karşılaşıyor, yüzü daha da lekeleniyor. Ordusunun yenilgisiyle de kendisini gösteriyor. Evet, direnişimizin ve halkımızın çarpıcı mukavemeti karşısında başarısızlık yaşadı. Vahşi ve kirli imajında da başarısız oldu. Bütün dünyanın gözü önünde ve işgalin gerçek korkunçluğunu tanıyan bütün insanlar karşısında mahvoldu. Daha önce hiçbir zaman önce bu kadar net bir şekilde tanınmamıştı. Hakiki yüzü deşifre oldu. Bölgedeki bütün bağlamdan uzak, tuhaf bir varlık olarak algılanıyor. Ve her aşamada, sahipleri ve efendileri tarafından savunmak için çağrılan, uzak bir vesayet olarak kalan işlevsiz bir varlık…
200 gün geçti.
Barbar Nazi ordusu hala Gazze’nin kumlarına saplanmış durumda. Hiçbir amacı, vizyonu veya hayali zaferi olmadan, esirlerini serbest bırakma yolunda bir ilerleme olmaksızın sahadaki zor durumdan yararlanıyor. Daha kör, pervasız ve rastgele misilleme amaçlı yıkımlar yapıyorlar. Henüz hiçbir işgalciye zafer kazandırmamıştır. Ve bu sadist ordusu asla kazanamayacak. Ve tarih boyunca, saldırgan katillerin liderliklerinden daha başarısız bir kaderleri olmayacak. Aksine daha gazla öfke ve intikam ruhu toplayacak.
Filistin’de ve çevresinde onu süpürüp atmaya ve hatta bütün dünyada onunla yüzleşmeye hazırlanıyoruz.
NETANYAHU’YA: SENİ KİBİRLİ NAZİ!
Neo-nazi lideri Netanyahu’yu duyduk. Babasının ona, onlara karşı duyulan nefreti anlattığını söylüyor. Evet, bunun doğru olduğunu söylüyoruz. Nefret, zamanla yenilenen bir virüstür. Ve tarihçi olan babanızın onu keşfetmesine gerek yok. Ama babanın sana söylemeyi unuttuğu şey bu virüsün aşırı pisliğiniz yüzünden zamanla ellerinizi lekeleyen masum insanların kanlarının olduğu gerçeğidir. Bu virüs öldürücü ve tehlikeli ve kesin sonucu ise Allah’ın izniyle ölümünüz, işgalinizin sona ermesi ve çöküşünüzdür. Öyleyse bunu babanın hüküm kitabına ekle; seni kibirli Nazi!
Tevrat kitabınıza dönün ve onlarda sizin gibi yeryüzünde bozgunculuk yapanlara Allah’ın vereceği azabın vaadini okuyun. Dünyanın önünde gözyaşı dökerek ağlamanız gerçekliğinizi değiştirmeye yardımcı olmayacak. Sizden önceki istilacıları da tanıyorduk. Allah’ın sizde yarattığı yeniliklere şahitlik ediyoruz. 70 yıl boyunca ölüm karşısında utanç duymadınız. Bizde ise korku yok. Allah, siz istilacıları aşağılık kılsın. İnsanlık hiçbir zaman sizin gibi birini görmedi, duymadı.
DİRENİŞİMİZ DAĞLAR GİBİ SAPASAĞLAM
200 gün boyunca Gazze’deki mukavetimiz, Filistin dağlarının kökü gibi sapasağlam. Gazze’de dağlar olmasa da, kahramanları ve büyük halkı ve onun cesur, sadık savaşçıları var. Onlar her külün altından bu düşmana karşı çıkıyorlar ve çıkacaklar. Ve yüce Allah’ın kudretiyle her enkazın arkasından… Dünya, mücahidlerimizin gücünü ve acı veren darbelerinin bir kısmını gördü. Sadece bununla sınırlı kalmadı… Düşman ilerleme bölgelerinde ve doğrudan savaş sırasında değil, aksine geri çekilirken veya ilerlediği bütün cephelerden çekilirken ölümcül darbeler alıyordu. Ayrıca bunun bir kısmını da belgeledik. Ramazan ayının 27’inci günü Han Yunus’un doğusundaki El-Zana’da düzenlenen operasyonda ve çeşitli Han Yunus eksenlerinde daha önce el-Mağazi pususu, Bureij çatışmaları ve Beyt Hanun pusuları, önceki Golan Saldırısı’nda, Sucaiyye Mahallesi’nde ve Gazze Şeridi’nin bütün bölgelerinde ve Gazze Şehri’nin kuzeyinde subay ve askerlere yönelik profesyonel keskin nişancı operasyonları ile araçlarını avladık ve imha ettik.
SALDIRILARIMIZ YENİ BİÇİMLERLE SÜRECEK
Allah’ın yardımıyla saldırılarımız düşmana devam edecek ve yenilenmiş biçimler alacak. İşgalin herhangi bir parçası üzerinde olduğu sürece veya varlığı sürdüğü müddetçe çeşitli uygun taktikler devam edecek.
İSRAİL’İN SAVAŞ SUÇLARINI SIRALADI
Ey halkımız, milletimiz ve dünyanın bütün özgür insanları.
Şehid İzzeddin El Kassam Tugayları, Aksa Tufanı’nın 200. gününde ve Siyonist saldırının halkımıza devam etmesiyle aşağıdakileri vurguluyoruz:
Evvela; düşman hükümetinin haftalardır devam eden yalanlarından biri bu savaştaki zaferi Refah’ın işgaline bağlayarak dünyayı kandırmaya çalışmasıdır. Sadece Refah Tugayı’nın kaldığı ve diğer Kassam Tugayları’nın Gazze Şeridi’nde yok edildiği gibi boş ve gerçek dışı yalanlar işgal yönetiminin büyük başarısızlığı ve aczini örtmek için bir kaçıştır. Çağdaş tarihte benzeri görülmemiş bu suç savaşının hedeflerini gerçekleştirmek için düşman devam eden eylem ve suçları zafer ya da zafere benzer bir şeyi değil, aksine yenilgi ve hezimet hissini gösterir. Tamamen çocukları öldürmeye odaklanan bir ordu ve ailelere karşı katliamlar işlemesi, hastaneleri kuşatması, mezarları tahrip etmesi ve şehidlerin cesetlerinden intikam alması masum sivilleri yüzlerce metre uzaktan keskin nişancılarla vurması, yardım konvoylarının vurulması, uluslararası yardım kuruluşlarının ve yerel gönüllü komitelerin üyelerini suikast düzenlemesi bunlar kendini aşağılık ve yenilgiye uğramış hisseden bir ordunun özellikleridir. Bu büyük bir hayal kırıklığıdır ve ne zafer kazanmış veya iddia edilen başarılarına güvenen bir ordu değildir. Ve bu ayrıca bu aşağılık gaspçı varlığın karşısında Allah’ın bir ayetidir. Milletimize ve dünyadaki her hür insana yankı uyandıran bir mesajdır.
BİZİM 60 DAKİKADA BAŞARDIĞIMIZI İSRAİL 200 GÜNDÜR YAPAMADI
Bu düşmanın 7 Ekim’de sadece 60 dakikada ordusunun bütün gururunu ezdik. Onlar bunu 200 gündür başaramadı. Yıkımdan, korkun. katliamlardan ve soykırımdan başka bir şey başaramadı. Ölümcül uçaklara ve bombalara sahip olan her korkak bunu başarabilirdi. Bu nedenle düşman ve onun barbar ordusu Gazze’nin herhangi bir yerinde zafer ve başarıyı aradığı her yerde askerlerinin ve halkının moralini yükseltmek için kullanıyor. Ve Nazi rejiminin ömrünü uzatmak için kullanıyor. Bu zaferi aradığı her yerde bizi ummadıkları yerde karşılarında bulacaklardır. Askerlerinin kanını dökmek için buradayız. Kendisine Gazze’nin varlığının ayakta ve direnişinin köklü olduğunu hatırlatıyoruz. Ve onlar Allah’ın yardımı ve kuvvetiyle yenilmiş olanlardır.
ATEŞKES İÇİN ŞARTLARI SIRALADI
İkinci olarak; bu mücadelenin ayırt edici özelliği halkımızın kararlılığı ve direnişidir. Nazi soykırımına ve Holokost’una rağmen düşmanı ve dostu hayrete düşüren bu cömert ve sabırlı halkımızın temel insan haklarından hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğiz. Bunlardan en önemlisi saldırının durdurulması ve düşmanın geri çekilmesidir. Yerinden edilenlerin geri dönüşü, yeniden imar ve kuşatmanın kaldırılması… Eğer düşman bu konularda inat ederse bu, savaşının sadece bütün halkımıza karşı soykırım savaşı olduğunu doğrular. Ve o biliyor tek başarısının yıkım olduğunu. Sivillere yönelik acıların, cinayetlerin ve istismarların devam ettiği açık ve net bir şekilde ortaya çıktı.
ACİZLİK DUYGUSUYLA SAVAŞI UZATIYORLAR
Düşman hükümeti bir takas anlaşmasına varmayı erteliyor ve geciktiriyor. Arabulucuların ateşkese ulaşma çabalarını engellemeye çalışıyor. Bu dosyayla ilgili yalan söylüyor ve hedef kitlesini yanıltıyor. Düşman böylece bocalıyor. Tıpkı bu saldırgan savaşın gidişatıyla ilgili her şey konusunda kafası karışık olduğu gibi. Daha fazla zaman kazanmak istiyor. Belki de acizlik duygusu ve stratejik başarısızlık nedeniyle bu savaşı uzatıyor.
Düşmanın seyircisine sormak istiyoruz; Shaul Aron ve Hadar Goldin nerede? 10 yıldır elimizde. Etiyopyalı mahkum Mengistu nerede? Hişam Al-Sayed nerede? Unutuldular… Çünkü bunşar Netanyahu’yu, karısının veya aşırılık yanlısı hükümetinin ilgi alanlarına girmezler. Aksine, size şunu bildiriyoruz; senaryo aranıyor! Belki senaryonun Gazze’deki çocuklarınızla tekrarlanma ihtimali daha yüksektir. Esir aileleri bunu fark edecekler fakat belki de iş işten geçtikten sonra.
Faşist iktidar onlara karşı bir felaket ve trajedi gerçekleştirdi. Uzun bir süre boyunca mevcut olmaya devam edecek. Netanyahu’nun siyasi oyunlarını bitirdikten sonra ve zayıf hamleleriyle topu işin sahibi olanların ve düşman taraftarlarının sahasına atmasıyla aileler gibi onlar da bu durumdan zarar görecekler. Lakin bu zorlu, dar ve tehlikeli bir zamanda gerçekleşecek.
İSRAİL HÜKÜMETİ DEĞİL BİZ DOĞRULARI SÖYLÜYORUZ
Biz tarihimiz boyunca size hükümetlerinizden daha güvenilir ve net olduğumuzu kanıtladık. Eğer yarın yakınlarda görünürse buradan açık ve net bir şekilde söylüyoruz: Sözde askeri baskı, suçlu Netanyahu ve onun faşist savaş ağalarının anlayışındandır. Bu da daha gazla kan dökülmesi ve halkımıza karşı soykırım anlamına gelir. Bu bizi yalnızca duruşumuza bağlı kalmaya itecek. Çünkü halkımızın ödediği kanın bedeli karşılığında tek şey halkımızın tabiî haklarının elinden alınması ve haklı direnişimizin şartları Allah’ın izniyle…
İSRAİL’İN MASASINI ALT ÜST ETTİK
Üçüncü olarak;
Aksa Tufanı’nın en mühim tesirlerinden biri milletin seferberliğidir. Ve alanlarını birleştirip cephelerini tek bir hedef olan Filistin ve Kudüs etrafında birleştiriyor. Düşmanın yıllar boyunca amaçladığı ve çabaladığı şey, Filistin meselesini tecrit etmekti. Ve çatışmayı sona erdirmek için Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı tek taraflı olarak kontrol altına almak, Müslümanların en mukaddes sahalarından birinin yahudileştirilmesi ve iğrenç normalleşme oldu. İşgal tarafından yapılan bu kesif gayret, Aksa Tufanı ile birlikte düşmanın masasını alt üst etti. Bir reddedilme ve ona karşı mukavemet seline dönüştü. Dünya çapında bu Nazi işgaline yönelik öfke ve nefret fırtınasına dönüştü. Kimin gerçekte ne olduğunu ortaya çıkardı. Onlarca yıldır dünyayı kandırdığı bütün makyajdan arındırılmış bir şekilde… Dolayısıyla düşmanın gözü Gazze’de, bir gözü de dünyanın tepkisinde.
Arap ve İslam halklarından başlayarak mukavemet, mücadele ve doğrudan destek cepheleri askerî ve hak desteğiyle dünya halklarına ve kuruluşlarına ulaşarak Aksa Tufanı’na katılan her askerî ve halk gayretini takdir ediyoruz. Bu düşmanın karanlık yüzünü ortaya çıkarmak ve rezil etmek için bir sebep oldu.
Hususiyetle Lünnan, Yemen ve Irak’taki yiğit savaş cephelerini selamlıyoruz. İzzetli şehidlerimizin ruhlarını selamlıyoruz. Ve savaşçı kahramanları ve mücahidleri hür ve cesur halklarının fedakarlıklarını selamlıyoruz.
İSLAM ALEMİNE ÇAĞRI: HER MUKAVEMET EYLEMİNİZİ DESTEKLİYORUZ!
Bütün İslam dünyasının halklarına ve kitlelerine çağrı yapıyoruz…
Her türlü direniş eylemini ve her alanda artan mücadeleyi destekliyoruz. Ve düşmanın ve efendilerinin, mukavemete verdiği histerik tepkiyi de dikkate alıyoruz. Bu mücadelemizin tarihinde ilk kez farklı cephelerden bir araya gelen bir direniş kapsamı ve şekilleri itibarıyla düşmanın tepkisi, bu direniş eyleminin önemini göstermektedir. İşgalin artan tesiri ve korkusu hatta tırmanmasının oluşturduğu teröre karşı saha eylemi ve gerilimi tırmandırmanın ilk ve en mühim cephesi işgal altındaki Batı Şeria cephesidir. Ezeli düşmanın yanında bulunan ve bütün denklemleri değiştiren en yakın karşılaşma hattı olan Batı Şeria’nın kahramanlarına selam olsun. Tulkarm, Cenin, Nablus ve Tulbas’tan Ramallah ve Kalkilya’ya, Eriha, Beytülhalim, El Halil mukaddes başkentimiz ve hür cesur kıyılarımızdaki her karış toprağa Arap sahalarının en önemlilerine ve en önemlisi, halk ve kitleler tarafından desteklenen düşmanın aklını en çok rahatsız edip endişelendiren selamlarımızı ilettiğimiz sevgili Ürdün halkı… Onları eylemlerini tırmandırmaya ve seslerini yükseltmeye çağırıyoruz. Arap ve İslam topraklarımızdaki her toprak gibi Ürdün de bizdendir, biz de ondanız.
İSRAİL, İRAN’IN OPERASYONUN İZLERİNİ GİZLEMEYE ÇALIŞIYOR
Bu bağlamda dünya gördü ki; İran İslam Cumhuriyeti’nin cevap verdiği Gerçek Vaat Operasyonu öncesinde, yapıldığı esnada ve sonrasında nasıl paniğe kapıldıklarını. Siyonistlerin kendilerine yönelik saldırganlığa karşı boyutu, mesajı ve tabiatıyla yeni kurallar belirleyen bir cevap olarak mühim denklemler kurarak düşmanın ve arkasındaki hesaplarını karıştırdı. Daha sonra varlık binlerce mil öteden müttefiklerini çağırdı. Onu umutsuzca savunmak için. Sonra övünerek saldırıyla öne çıkan varlık, savunma kapasiteleriyle çıkagelir. Bu operasyonun neticelerini ve tesirlerini ve izlerini gizlemeye çalışıyor. Fakat bu cevabın ve darbelerin tesirini çok iyi gözlemledik. Bu düşmanın hüküm sürdüğü zamanın artık geride kaldığını doğruluyor.
FİLİSTİN HALKI TARİH YAZIYOR
Halkımıza ve büyük milletimize son olarak cevapsız veya cezasız saldırıların hesapsız olmayacağı bir çağrıdır. Siz, her gün direncinizle saldırıları püskürterek düşmanlığı kırıp geçirirken, size selam olsun. Topraklarınızda kararlılığınızla, en büyük fedakarlık destanını yazıyorsunuz ve dünyaya izzetin eşsiz derslerini öğretiyorsunuz. Kahraman ailelerimize, şehidlerin ailelerine selam olsun. İslam ümmetinin öncülerine, yaralılara ve ailelerine selam olsun. Tutsaklara ve ailelerine, yerinden edilmişlere ve evsiz kalmışlara selam olsun. Ve her Filistinli çocuğa, kadına ve yaşlıya selam olsun. Siz dünyadaki hür insanların gururu ve eşsiz bir kahramanlık sembolüsünüz. Paralı Nazi ordusu karşısında fedakarlıklarınızla tarih yazdınız ve yazıyorsunuz.
Yıkıcı ve isyankar bir işgalci var. Halkımızın ve çocuklarımızın çektiği her acı, bölgemizdeki her sokak, mahalle, mülteci kampı ve şehir ve insanlarımızın olduğu her yerde halkımızın büyüklüğünü ve düşmanımızın utancına şahitlik edecektir. Ve direnişiniz içimizde yaşayan her canlı damarda can bulduğu sürece, şehidlerimizin, yaralılarımızın ve tutsaklarımızın mirasına sadık kalacak. Biz, halkımızdanız ve o da bizden… Onun bayrağını taşıyoruz. Onun umutlarını, acısını ve fedakarlıklarını paylaşıyoruz.
Bu, Allah’ın yardımıyla zafer ve şeref getirecek. Yalnızca sabredenler, hesapsız bir şekilde mükafatlandırılacaklardır. “Allah emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Yusuf Suresi 21. Ayet)
Bu bir zafer veya şehadet cihadıdır. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
İşte o konuşma: